31 Aralık 2007 Pazartesi

Neden Isınıyoruz Abi?

KÜRESEL ISINMANIN SEBEPLERİ

Güneşin Etkisi:
ESA bilim adamlarından Paal Brekke; iklim bilimcilerinin uzun süredir Güneş beneklerinin 11 yıllık döngüsel hareketini ve Güneş'in yüzyıllık süreçler içinde parlaklık değişimini incelediklerini belirtmiştir. Bunun sonucunda Güneş'in manyetik alanı ve protonlar ile elektronlar biçiminde ortaya çıkan güneş rüzgarının, Güneş sisteminde kozmik ışımalara karşı bir kalkan görevinde olduğu açıklanmaktadır. Güneş'in değişken aktivitesiyle zayıflayabilen bu kalkan, kozmik ışımaları geçirmektedir. Kozmik ışımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta, Güneş'ten gelen radyasyon oranını değiştirerek küresel sıcaklık artışına neden olmaktadır.Güneş'ten gelen ultraviyole ışınım aynı zamanda kimyasal reaksiyonların oluştuğu (ve dolayısıyla atmosferin tamamını etkileyen) ozon tabakası üzerinde değişikliğe yol açacaktır.

Dünya'nın Presizyon Hareketi:
1930 yılında Sırp bilim adamı Milutin MİLANKOVİÇ Dünya'nın Güneş çevresindeki yörüngesinin her doksanbeş bin yılda biraz daha basıklaştığını göstermiştir. Bunun dışında her kırkbir bin yılda Dünya'nın ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin yılda dairesel bir sapma bulunduğunu belirtmiştir. Günümüz bilim adamlarının bir çoğu Dünya'nın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler yaşadığını ve bu soğuk dönemler içindeyse yüz bin yıllık periyotlarda on bin yıl süreyle sıcak dönemler geçirdiğini bildirmektedir. Bu da Dünya'nın doğal ısınmasının bir nedenini oluşturmaktadır.

El Nino'nun Etkisi:
"Güney salınımı sıcak olayı" olararak tanımlanabilecek El Niño hareketi, 1990-1998 yıllarında tropikal doğu Pasifik Okyanusu'nda deniz yüzeyi sıcaklıklarının normalden 2-5º daha yüksek olmasına neden olmuştur. Özellikle 1997 ve 1998 yıllarındaki rekor düzeyde yüzey sıcaklıklarının oluşmasında, 1997-1998 kuvvetli El Niño olaylarının etkisinin önemli olduğu kabul edilmektedir. 1998'deki çok kuvvetli El Niño bu yılın küresel rekor ısınmasına katkıda bulunan ana etmen olarak değerlendirilebilir.

Yapay nedenler :
Fosil Yakıtlar:Kömür, petrol ve doğalgaz dünyanın bugünkü enerji ihtiyacının yaklaşık u'lik bölümünü sağlamaktadır. Yapılarında karbon ve hidrojen elementlerini bulunduran bu fosil yakıtlar, uzun süreçler içerisinde oluşmakta fakat çok çabuk tüketilmektedir. Dünyanın belirli bölgelerinde toplanmış bu yakıtların günümüz teknolojisiyle ¾'ünün yarısının çıkarılması imkansız; diğer yarısının ise çıkarılması teknik olarak çok pahalıdır. Bu da fosil yakıtları yenilenemeyen ve sınırlı yakıtlar sınıfına sokmaktadır. Sera gazları: Sera Gazları Oluşumu:Güneş'ten gelen ışınların bir bölümü ozon tabakası ve atmosferdeki gazlar tarafından soğurulur. Bir kısmı litosferden, bir kısmı ise bulutlardan geriye yansır. Yeryüzüne ulaşan ışınlar geriye dönerken atmosferdeki su buharı ve diğer gazlar tarafından tutularak Dünya'yı ısıtmakta olduğundan yüzey ve troposfer, olması gerekenden daha sıcak olur. Bu olay, Güneş ışınlarıyla ısınan ama içindeki ısıyı dışarıya bırakmayan seraları andırır; bu nedenle de doğal sera etkisi olarak adlandırılır sera etkisinin Önemi:Sera etkisi doğal olarak oluşmakta ve iklim üzerinde önemli rol oynamaktadır. Endüstri devrimi ile birlikte, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, insan aktivitesi sera gazlarının miktarını her geçen yıl arttırarak yüksek oranlara ulaştırmıştır.Bu etkinin yokluğunda Dünya'nın ortalama sıcaklığının -18ºC olacağı belirtilmektedir. Ancak yaşamsal etkisi olan sera gazlarının miktarının normalin üzerine çıkması ve bu artışın sürmesi de Dünya'nın iklimsel dengelerinin bozulmasına neden olmaktadır. Bu doğal etkiyi arttıran karbondioksit, metan, su buharı, azotoksit ve kloroflorokarbonlar sera gazları olarak adlandırılmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi de başka bir etkendir.
(http://www.kuresel-isinma.org/)

Etiketler:

Hava Niye Bu Kadar Sıcak? En Küreselinden Sıcak

KÜRESEL ISINMA

İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor.
Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor.
Bilimadamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde farkedilebilir etkileri olduğu görüşünde.
Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor.
2007’nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var.
(http://www.kuresel-isinma.org/)

Etiketler:

Oku,Okut

İLERİSİ İÇİN ----- Oktay SİNANOĞLU

Türkiye’nin temel sorunlarını bir bilim adamı gözüyle tespit ederek çözümler üreten dünyaca ünlü memleket âşığı sayın sinanoğlu kimya, fizik, matematik, moleküler biyoloji dallarında teorileriyle uğraşırken bir yandan da gide gele 40 yıldır memleket meselelerine kafa yormayı, çözümler üretmeyi bir vatan borcu bildi. bilimde herkesin çözülemez dediği, işi bıraktığı, pes edip vazgeçtiği yerde o devam etti ve başardı. tarihin bu önemli dönemecinde de bizler için gerekli tavır da işte bu: “herkesin Türkiye’nin işi bitti, defteri dürüldü dediği zamanda bile vazgeçmeden yola devam etmek.”

Uzun gayretlerden sonra nihayet ‘büyük uyanış’ oldu. ‘sinanoğlu gençliği’ denebilecek önemli sayıda gençler yetişti. şimdi bu gençler en başta matematik olmak üzere temel bilimlerle zihinlerini keskinleştirir, gönüllerini pekiştirmek için Türkçeye, Türk kültürüne de sarılırken, Türkiye’nin kötü gidişatına dur diyor.

İleride nasıl bir gelecek bekliyor? Türkiye’nin savunması neden Türkçenin savunmasıyla başlar? yabancı dille eğitim ihâneti nasıl devam ettiriliyor? türkiye’de bilimin, araştırmanın ve yüksek öğretimin gelişmesi için neler yapmalıyız? bilim dünyasıyla nasıl etkileşmeliyiz? hangi dallarda ve ne için geri bırakıldık? ileride neler olacak ve türk gençliği nasıl kendini bu gelişmelere hazırlayacak? ileride her konuda Türk dış-iç siyaseti nasıl olmalı? dış ülkelerde yaşayan Türk vatandaşları ne durumda? ilerisi için kendileri ve çocuklarının güvenli varlığı için neler yapmalıdırlar? sorularının cevaplarını bu kitapta “İlerisi için Türkçe”, “ilerisi için bilim”, “ilerisi için siyaset” ve “ilerisi için dış ülkelerde yaşayan Türklere” bölümlerinde bulacaksınız.

Etiketler:

''Ah ah! Bir bilgisayarım Olsaydı'' diyenler;

İşlemci
Eğer yeni bir dizüstü alınıyorsa kesinlikle Intel Centrino yada AMD Turion nesili işlemciler düşünülmelidir. Özellikle hala piyasada dolaşan dizüstü için tasarlanmış olmayan (masaüstü için tasarlanmış olan) Pentium 4 işlemcilerinden uzak durulmalıdır. Çünkü Centrino ile ortaya çıkan yeni dizüstü işlemcileri hem performans, hem pil ömrü, hem de gürültü açısından Pentium 4 işlemcilere göre çok üstünlerdir. Pentium 4 işlemcili dizüstleri ise bütün bu üç açıdan daha az başarıma sahiplerdir, ayrıca çoğu durumda fiyat dahil başka hiçbir artıları da yoktur.

Ekran
Dizüstülerin belirleyici bir özelliği de ekran boyutlarıdır. Hem taşınabilirlik hem de fiyat olarak oldukça belirleyici etkenlerdir. Genel olarak ekran çözünürlükleri 1280x800 ile 1024x768 değerlerinden birisidir. Ekranın kalitesi açısından bu değer ne kadar yüksek olursa o kadar iyidir.

Ekran boyutu: 12"
12" ekranlı dizüstleri özellikle sürekli hareket halinde olan ve daha büyük bir ekrana ihtiyacı olmayanlar için idealdir. Her ne kadar güncel modeller oldukça üst fiyat seviyelerinden başlasalar da, giriş bölümünde bahsedildiği gibi ikinci el Pentium III seviyesi dizüstleri uygun fiyata bulunabilmektedir.

Ekran boyutu:15"
Güncel dizüstlerinde en genel olarak 15" ekranlar bulunur. Eğer biraz daha para harcayıp, film seyretmek isteyenler olursa, geniş ekranlı 15" ekranları tercih edebilirler.

Ekran boyutu: 17"
İsrafa kaçmak isteyen kişiler için 17" dizüstü bilgisayarları da piyasada bulunabiliyor.

Ekran kartı / yongası
Ekran kartları her geçen gün yeni çıkan ürünlerle daha çok karışıyor. Hem dizüstleri hem de masaüstleri için bu durum geçerlidir.

Genel olarak dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:

Ekran kartı / ekran yongası (İng: chip):
Bazı dizüstlerinin, masaüstlerinde olduğu gibi ayrı bir ekran kartları vardır, ancak birçok dizüstü sistemlerde ise ekran kartı yerine, anakartın üzerinde gelen ve ekran kartının işlerini yerine getiren bir ekran yongası vardır. Ekran yongası olan sistemlerde, "ekran hafızası", "sistem hafızası"ndan kullanılır. Yani eğer 512MB sistem hafızası var ise ve ekran yongası da 64MB kullanmak üzere ayarlandıysa, sisteme 512 - 64 = 448MB sistem hafıza kalır. Tabiki ekran kartına sahip sistemler eş değer ekran yongasına sahip sistemlerden daha yüksek başarıma sahiptirler. Çünkü bu durum sadece sistem hafızasının miktarının azalmasına değil, aynı zamanda ekran yongasının sistem hafızasını meşgul etmesiyle, ekran kartı olan sistemlerde mevcut olmayan, genel bir fazladan yüke yol açar.Ekran hafızası miktarı: Ne kadar çoksa o kadar iyidir. Ancak unutulmaması gereken nokta, daha yeni ve üstün başarıma sahip bir ekran kartı, daha eski fakat daha fazla hafızası olan bir ekran kartınından daha iyi toplam başarıma sahip olabilir.Bu noktadan sonrasında da olasılıkları belirleyip Internet'te, Google aracılığı ile, karşılaştırmalara göz atmak olacaktır. Genelde bu konuda üç marka yarışmaktadır, Intel, Ati ve Nvidia. Her modelin sayısız markası olduğu için, bire bir kaşılaştırmaları yapmak, bu en iyisidir demek mümkün değildir. Temelde her zamanki gibi yardımcı olacak nokta, sistemin kullanılış sebebidir. Eğer sistem ofis kullanımı, günlük masaüstü kullanımı için alınıyorsa, piyasadaki bütün ekran kartları/yongaları işinizi görecektir. Ancak arada sırada oyun da oynanacaksa yada başka grafik tabanlı işlemler yapılacaksa, o zaman araştırmanın derinleştirilmesi, ayrılan bütçe ile en iyi hangi kart alınır sorusunu cevaplamak için, özel karşılaştırılmaların araştırılması lazımdır.

Diğer parçalarRAM:
Sistem hafızası (RAM) her zaman için ne kadar fazla ise o kadar iyidir. Güncel bir bilgisayar edinirken en az 512MB olması uygun olacaktır.

Sabit Disk:
Tamamen ihtiyaca, planlanan kullanıma göre seçilmelidir. Güncel bilgisayarlarda 40GB'dan az olmamalıdır.CD-ROM, Combo, DVD±RW Sürücüler: Alt seviye fiyatlarda (kdv dahil 1000 dolar) bile yeni çıkan dizüstü sistemler DVD yazıcı (DVD yazıcılar CD de yazarlar) ile geliyorlar. "Combo" ismiyle gelen DVD okuyucu, CD yazıcılar bile eski kaldılar.

Etiketler:

27 Aralık 2007 Perşembe

Kelebek Etkisi

Deniz kenarında dolaşırken sırf eğlence olsun diye denize fırlattığınız bir taşın tsunamiye sebep olup, karşı kıyıyı yok etmesi sizce mümkün mü?


KELEBEK ETKİSİ ( Butterfly Effect )
Kelebek Etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. İsmi, Edward N. Lorenz'in hava durumuyla verdiği örnekten geliyor: Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir.
Kelebek Etkisi'ni 1963 yılında Edward N. Lorenz bilgisayarıyla hava durumuyla ilgili hesaplar yaparken buldu. İlk hesaplamasında 0,506127 sayısını başlangıç verisi olarak kullandı. İkinci hesaplamada ise 0,506 sayısını verdi. İki sayı arasında sadece yaklaşık 1/1000 (binde bir), yani bir kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgârla eşdeğerde fark olmasına rağmen, süreç içinde ikinci hesap birinci hesaba karşın çok farklı neticeler verdi.
Not: Lorenz'in 1963'te yayınlanan orijinal araştırması bir martının kanadını çırpmasının, hava durumunu sonsuza dek değiştireceğinden bahsetmektedir. Daha sonra verdiği konferanslarda Lorenz martıyı daha romantik olan kelebek ile değiştirdi. Ayrıca binde birlik fark ile kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgarın arasında bilimsel bir ilişkinin olduğundan bahsettiğini zannetmiyorum.

Tabi Çinliler daha önce farketmişler bu durumu ve bakınız ne demişler :
bir çivi kaybolursa bir nal kaybolur.
bir nal kaybolursa bir at kaybolur.
bir at kaybolursa bir süvari kaybolur.
bir süvari kaybolursa bir savaş kaybolur.

Bir de filozoflara kulak verelim :
"söylediklerinize dikkat edin düşüncelere dönüşür,
düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür,
duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür,
davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür,
alışkanlıklarınıza dikkat edin değerlerinize dönüşür,
değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür,
karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür"

Bundan sonra denize taş atarken bir daha düşünün.

Etiketler:

24 Aralık 2007 Pazartesi

Kaptanın Seyir Defteri
Yıldız Tarihi 2007.12.24
Saat 19:35

Deneme yanılma yoluyla öğrenen adam, blog dünyasına adım attı.Bu sizler için küçük olabilir ama onun için büyük bir adım.
Artık onun da google'de bir yeri olacak.

Değişime hazır olun.

Işınla beni Scotty!

Devam edecek...

Etiketler: